Çınar Ağacı
- Seçil Erginler
- Jan 10, 2020
- 3 min read
Ahize elimde öylece kalakaldım. Tek bir kelime bile söylememe fırsat vermeden kapatmıştı. ‘Abisi havaalanına götürmek için arabada onu bekliyormuş. Tartışacak bir durum yokmuş ortada. Kararı kesinmiş. Benimle bir ilgisi yokmuş.’ Yine de benim adıma da karar vermeye hakkı yoktu. En azından bu konuyu yüz yüze konuşup, beni dinleyebilirdi. Sonunda da söyleyeceğini söyleyebilirdi.
Ahize hala elimde dışardaki çınar ağacına bakıyordum. O kadar heybetine rağmen, o da yağmura, rüzgara boynunu eğmiş, güzelim yapraklarını kaybetmekteydi işte. Ayni aşkımın ellerimin arasından kayıp gidişini bir şey yapamadan seyredişim gibi çaresiz yerinde duruyordu. Yapraklar çoktan sokağın başına ulaşmışlardı.
Günlerden pazar, sabahın da erken bir saati olduğundan çınar ve benden başka kimse yoktu ortalıkta. Camın kenarındaki kırmızı kadifeden rahat ve uzun arkalıklı okuma koltuğuma kendimi bıraktım. Düşünmem gereken çok fazla şey ve çok az zamanım vardı. Nerden başlasam demeye kalmadan sessizliği telefonun zili bozdu. Ses çalışma masamın üstünde şarj olmakta olan cep telefonumdan geliyordu.
¨Abla, uyandırmadım değil mi? Konuşmamız gerek. Sana gelsem şimdi. Daha eve gitmedim. Şimdi annemlerle bu halde uğraşmasam, sana gelsem? Ha ablacım?¨
¨Gel Seda’cığım, gel tabii. Ne oldu ama bir anlatsana hemen. Araba mı kullanıyorsun? Neredesin?¨
¨Ya aslında park ettim bile senin sokağa. Hemen karşındaki çınarın önüne.¨
Pencereye doğru yürüyüp el salladım önce ve sonra sabahlığımı geçirdim hemen üzerime. Kapıyı açtım, otomatiğe bastım ve dönerek birinci kata uzanan merdivenleri hızla çıkmasını izledim.
¨Nedir bu telaşın canım. Korkutuyorsun beni.¨
İçeri girer girmez, adeta patlamasına kalan son saniye içinde evime atılmış bir bomba gibi salonun ortasına yığıldı ve hıçkırmaya başladı.
¨Mehmet beni terk etti. O şarkıcı kız. Sarışın seviyormuş. Çok ciddiymiş…¨ kelimeler hıçkırıkları arasında zar zor seçiliyor, sesi feryat figan çıkıyordu. Nasıl sakinleştireceğimi ne diyeceğimi bilemedim bir an.
Ben de terkedildim mi deseydim. Dünyanın öbür ucuna gitmeye karar vermiş. Sorun ben değilmişim. Ama yapmak istedikleri varmış hayatta. Burada kapana kısılmış hissediyormuş. Zamanım varmış daha. Her şeyi iptal edip, balayına istediğimle gidebilirmişim.
Hiçbirini söylemeden Seda’nın yanına çöktüm. Minicik yavrusunu bağrına basan bir anne gibi, kuzuma sarıldım. Onu durduracağıma ben de hıçkıra böğüre ağlıyordum. Yaklaşık yarım saat salya sümük içimizdeki her şeyi kustuk. Birbirimizi dinlemiyorduk bile. Ama rahatlamış ve sakinleşmiştik.
¨Bir çay koyayım mı sana? Yoksa kahve mi istersin?¨
¨Sen karar ver? Düşünemiyorum hala.¨
Kahve makinasına gitmek için doğruldum. İki kaşık kahve ve iki bardak su ekleyerek makinayı çalıştırdım.
¨Aç mısın? Çok bir şeyim yok ama tost yapabilirim, eskiden olduğu gibi. Domates ve salatalık da doğrarım yanına. İster misin?¨
Parlayan gözleri aradığım cevabı vermişti. Mutfak ile salonu ayıran duvarı yıktırarak yerine yaptırdığım tezgah masaya kahvaltımızı her şey yolundaymış gibi hazırladım. O sırada sonunda yerden kalkacak gücü bulan Seda da masadaki yerini de almıştı.
¨Benim için bu kadar üzülmüş olamazsın, sonuçta Mehmet ile altı aydır çıkıyordum.¨
Kaşımı hafifçe kaldırıp, muzip bir gülüşle Seda’ya döndüm. ¨Ooo bakıyorum bizim ufaklık büyümüş. Bunları benim sana hatırlatmam gerekiyordu oysa.¨
¨İşte ben de onu diyorum ya. Niye bir şey demiyorsun? Niye sen de bu kadar mutsuz görünüyorsun?¨
¨Boş ver şimdi. Sen önündekileri ye de kendine gel önce. Sonra da bir duş al. Ben de annemleri arayayım, merak etmesinler. Sabah kalkıp da seni yatağında göremeyince deliye dönerler biliyorsun. Bir de onların tansiyonu ile uğraşmayalım şimdi.¨
Aslında korktuğum benim haberlerin direk kalp krizine yol açacak olmasıydı. Bir an ‘puf’ diye yok olabilmeyi düşledim. Benim bile anlamadığım bu durumu, bu kısa monoloğu nasıl izah edebilirdim onlara. Nasıl anlamalarını bekleyebilirdim ki?
Ahizeyi elime aldım, numaraları teker teker çevirdim. Karşı tarafın açmasını beklerken çınar ağacının dalları arasından süzülen gün ışığını takip eden minik bir kuş havalanarak penceremin önüne kondu.
Seçil Erginler
10 Ocak 2020, İstanbul
Comments