Boş Sayfa
- Seçil Erginler
- Feb 6, 2021
- 2 min read
Kasabanın en işlek caddesiydi. Dükkanların, restoranların, kafelerin olduğu. İnsanlar cıvıl cıvıl parlayan güneşin tadını çıkarıyor, bir o yana bir bu yana yürüyorlardı. Bankanın önündeki bankta oturuyordun. Elimde arabamın anahtarlarıyla oynuyordum. Yoldan geçen arabalara, annesinin yanında yürüyen, çikolatalı dondurmasını keyifle yalayan kıza bakıyordun.
Öyle karışıktı ki kafan ne düşüneceğini bilemiyordun. Her şeyi aynı anda düşünüyordun. Hiçbir şey düşünemiyordum.
Önünden hızla geçen zenci adamın alnında parlayan ter damlalarını ve ağzına götürdüğü soğuk kahveyi gördü. Susamıştım. Dudaklarımı yalayacak kadar bile su yoktu ağzımda. Kupkuruydu. Güneş parlıyordu.
Bankın yanındaki çiçek açmış kiraz ağacını o öğlen fark etmedin. En sevdiğin pembe çiçeklerini açmıştı. Benim içimde ise fırtınalar kopuyordu. Toz duman içinde, darmadağındı için.
O sabah farklı uyandın. İçimde kocaman bir boşlukla uyandım o sabah. Derin nefesler almak istedim. Çok derin. Yine de içimdeki boşluk dolmadı. Yatakta oturdun önce. Başını ellerinin arasına aldı. Dizlerine dayandın dirseklerinle. Bir şeyler vardı içinde kabaran. Canım sıkkındı. Telefona sarıldım. Akşam üzeri olmalıydı orada diye düşündü. ¨Alo canım!¨ dedi. Arayan sen değil gibiydin. Başkası gibi sordun hemen. ¨Bir başkası var değil mi?¨ Sessizlik. Bitmek bilmeyen acı bir sessizlik. En sevdiğin dürüst yanı şimdi seni vurdu. Vuruldun. Oracıkta öldüm. Parçalandın. Yerlere dağıldım, paramparça. Kalkabilenler toparlandı. Ayağa kalktın. Devam etmeye çalıştım. Bankta oturan kadın elindeki anahtarla oynuyor, yanından geçen hayata bakmaya devam ediyordu. Gözlerinde o tanıdık neşe ve parlaklık yoktu bugün. Telefonun yanında yerde kalmışlardı onlar.
Bir önceki yaz, kiraz ağacının altında oturmuştunuz. Planlar yaptık birlikte. Sen okulunu bitirecektin burada. O da çalışıp seni bekleyecekti orada. Mutluydum. İkiniz de gülüyordunuz. Gözleriniz parlıyordu. Kiraz ağacından bir minik dal düştü yere. İki çiçek ve bir yaprak vardı üzerinde. Yerden aldı. Bana verdi. Bir çay bardağına koydum eve gidince. Odamda telefonun yanında. Güneşin aydınlattığı yere koydun onu. Gittiği gün, çiçekler soldu, yere döküldü. Bardakta kalan yaprağı alıp, defterimin arasına ona yazdığım şiirin yanına koydum.
Boşuna bekledin aramasını o gün. Ertesi gün. Bir sonraki gün hala telefon bekliyordum. O yeni bir sayfaya başlamıştı. Beyaz, boş. Sen dopdolu bir sayfanın sonundaki noktaya bakıyordun. Yorgundum. Tükenmiştin. Çaresiz hissediyordu. En sevdiğim kitabı bitirmiş ama bitmesin istiyordum. Daha uzun sanıyordun. Devamını yazabilirim diye düşünmüştüm. O paragraf bir sonraki sayfada devam edecekti oysa.
Bankta oturuyordu. Defterini çıkardın çantandan. Son sayfasını açtın. Islaktı açtığı sayfa. Defterin arasından düştü yere. O yaprak. Kurumuş yaprak. Almak istedim onu yerden. Sevgilisinin elinden tutan, kahvesini yudumlayan genç kız görmedi yerdeki yaprağı. Gülümsedi sana. Gamzelerini görmedin. Ayağının altında ezdiği yaprağıma son bir damla yaş döktüm. Gözümden bir damla süzülüp deftere aktı. Eline kalemini aldın. Boş bir sayfa açtın.
Seçil Erginler
06 Şubat 2021, İstanbul
Comments